Sosyal Medya

Sosyal Medya

Evde Kaldıkça Ekranlara Hapsoluyoruz!

İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Çelikcan, yeni nesil medya kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmeye yönelik çözüm yollarını değerlendirdi.

Evde Kaldıkça Ekranlara Hapsoluyoruz

İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Çelikcan, yeni nesil medya kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmeye yönelik çözüm yollarını değerlendirdi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını riskini azaltmak için evlere sığındığımız karantina günleri, yeni bazı tehditlerin kapımızı çalmasına neden oluyor. Değişen medya kullanım alışkanlıklarımız, toplumdaki her yaştan birey için tehlike oluşturuyor. Pandemi sürecinde pek çok zorlukla baş etmeye çalışan anne ve babalar, çocuklarının gelişimini olumsuz etkileyen yoğun medya kullanımını nasıl dengeleyeceğini merak ediyor.

Uzun yıllar medya diyeti üzerine çalışmalar yürüten İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Peyami Çelikcan, her yaştan birey üzerinde olduğu gibi çocukların gelişiminde de olumsuz etkilere yol açan yeni nesil medya kullanım alışkanlıklarımızı değiştimeye yönelik çözüm yollarını değerlendirdi.

‘’Çocuklarda Ekran Kullanım Süresi 2 Katına Çıktı’’

Olağan zamanlarda da çocukların dünyasının ekranlarla kuşatıldığını ancak bu durumun okul ve ev dışı etkinliklerle çeşitlenip dengelendiğini hatırlatan Prof. Dr. Peyami Çelikcan,

‘’Pandemi döneminde ABD’de 3 bin ebeveyn üzerine yapılan bir araştırmaya göre, çocuklarının günde altı saatten fazla ekran kullandığını söyleyenlerin oranı %49’a ulaşmış. Pandemi öncesi dönemde bu oranın %8 olduğu düşünülürse, altı saat üzeri ekran kullananların oranındaki artışın %500’lere ulaştığını söylemek mümkün. Aynı araştırmaya göre, ebeveynlerin %85’i çocukların ekran kullanım sürelerindeki artış konusunda endişeli. Çocuklar pandemi öncesi günde ortalama 3 saat ekran kullanıyordu. Bu dönemde iki katına çıkan altı saatlik yeni sürenin bir ortalama olduğunu ve çocukların %28’nin ise sekiz saatten fazla bir süreyi ekranlar karşında geçirdiğini de dikkate almak gerek.’’ sözleriyle konuyla ilgili yapılan güncel araştırmalar hakkında bilgi verdi.

‘’Öncelikle Kendi Medya Kullanım Sürelerimizi Sınırlamalıyız’’

Çocukların medyayı nasıl ve ne yoğunlukta kullanacağını ebeveynlerinden öğrendiklerinin altını çizen Çelikcan, ‘’Çocuklarımızın medyayı yoğun kullanımını engellemenin ilk yolu, kendi medya kullanımımızı sınırlamaktan geçiyor.  Pandemi döneminde ebeveynlerin de medya kullanım yoğunlukları artmış durumda. Küresel düzeyde yapılan araştırmalar, yetişkinlerin her tür medya ve içeriğe ayırdığı sürenin hızlı bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. İçinden geçtiğimiz kriz döneminin yetişkinlerin dünyasında oluşturduğu bu yoğun medya kullanımını kontrol altına almak zor, ama gerekli de bir çaba.’’ dedi.

‘’Ekranların Yaklaşamadığı Sofralar Aile İçi İletişimi Güçlendirecek’’

Medya kullanımını kontrol altına almanın en etkin yollarından bir tanesinin günü planlamak olduğunu belirten Çelikcan, ‘’Günün hangi saatinde, ne yapılacağını belirlemek ve buna uyulmasını sağlamak pek çok çatışmanın önüne geçmeyi kolaylaştırır. Okul ve iş saatlerinin dışında ortak ve bireysel etkinlik saatleri belirlemek gerekir. Planlama çalışmasının kendisini de bir ortak aile etkinliğine dönüştürmek ve çocukların bu sürece katılımlarını sağlamak gerekir. Günlük planla bağlantılı olarak belirlenecek medya kullanım kuralları da kontrolü sağlamak için gereklidir. Örneğin; aile içi iletişimi güçlendiren en önemli yerler olan yemek sofralarında medya kullanılmaması. Yemek süresince sadece çocuklar değil, ebeveynler de her tür medya ile ilişkisini kesmeli. Televizyonun kapalı olduğu, her tür ekranın masadan uzak tutulduğu bir sofra, aile içi iletişimi etkinleştirecektir.’’ sözleriyle medya kullanımına aile içi  kurallar getirmenin önemine vurgu yaptı.

‘’Çocuk Odaları Medya Merkezleri Haline Dönüşmesin’’

Çocuk odalarının adeta bir medya merkezine dönüştüğünü söyleyen Çelikcan, ‘’İnternet evin her yerinden sınırsız ve süresiz olarak kullanılmamalı. Örneğin; akşam belirlenecek bir saatten sonra internet erişiminin sınırlandırılması kontrolü sağlamak için gerekli. Bu kapsamdaki bir başka uygulama; cep telefonu, tablet, dizüstü bilgisayar gibi mobil araçların şarjlarının çocuk odaları dışında gece yapılması olabilir. Medya kullanımına dair kurallardan bir başkası ise kapat ve kaldır kuralıdır. Kullanılmayan araçları kapalı konumuna getirmek ve gözden uzağa kaldırmak kullanım süresini kontrol atında tutmak için etkili bir yoldur. Televizyon, tablet, bilgisayar için hemen uygulamaya geçirebilecek bu kural, cep telefonları için zor görülebilir. Ancak özellikle ders dinlerken ve ders çalışırken cep telefonlarının kapatılmasa dahi uzağa kaldırılması gerekir.’’ dedi.

‘’Ev İçi Hareketliliği Sağlayacak Etkinlikleri İhmal Etmeyin’’

Ailelerin çocuklarıyla birlikte zaman geçirmesinin ve belirli zamanlarda ortak medya etkinlikleri düzenlemesinin çok önemli olduğunu sözlerine ekleyen Çelikcan, ‘’Kimi zaman birlikte film seyrederek, kimi zaman bilgisayar oyunu oynayarak, kimi zaman da uzaktaki yakınlarımızla video konferanslar gerçekleştirebiliriz. Medya etkinliklerinin dışında; çocukların el becerilerini güçlendirecek, zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimlerine katkı sağlayacak faaliyetler planlamaya dahil edilmelidir. Bunlar; film seyrederken yenebilecek atıştırmalıkları birlikte hazırlamak, ev içi spor faaliyetlerinde bulunmak veya sessiz sinema türü oyunlar oynamak olabilir. Evde kalmanın çocukları fiziksel olarak da kısıtladığını unutmamalı ve ev içi hareketliliği sağlayacak etkinliklere yer açmayı ihmal etmemeliyiz.’’ sözleriyle aile içi ortak etkinlikler bulmanın önemine değindi

‘’Çocukların Medya ile Olan ilişkisini Bilgilenmek Üzerinden Kurmalıyız’’

Ebeveynlerin büyük kısmının çocuklarının yoğun medya kullanımları nedeniyle bağımlı hale geleceklerinden endişe duyduğunu ifade eden Çelikcan, ‘’Endişelerini bertaraf etmenin formülü olarak da medya kullanım süresine odaklanmakta ve bu süreyi kontrol ederek sorunu çözebileceklerine inanmaktalar. Ancak medyada geçirilen sürenin niteliğini de göz ardı etmemek gerekir. Sadece oyun oynayan bir çocuk için bir saatlik ekran süresi fazla olabilirken; medya kullanımını bilgi edinmek, yetkinliklerini geliştirmek, sosyalleşmek gibi etkinliklerle değerlendiren bir başka çocuk için bu süre yeterli olmayabilir. Pandemi dönemi neden olduğu pek çok sorunla birlikte, medya kullanımı alanında bazı fırsatlar da doğurmuştur. Medyanın göz ardı edilen eğitim işlevinin giderek ön plana çıktığı bu dönem, kullandığımız ekranlar bizi sadece eğlenceyle değil, bilgi ve beceriyle de buluşturuyor. Çocuk ve ekran ilişkisini, bilgilenmek üzerinden kurmak suretiyle daha sorunsuz bir ilişkiye dönüştürmemiz de mümkün.’’ dedi.